Öncelikle şunu söyleyerek başlamak istiyorum bu yazıda
yoga nedir, çeşitleri nelerdir, hep beklediğiniz aydınlanma gelecek mi, yoksa
yoga yapmak modern çağın saçmalığı mı tarzı şeylere hiç girmeden kendi
tecrübemi (ilk defa ciddi bir şekilde) anlatacağım. Ayyhh yoga ne yaa saçmalık,
ben ne kadar denediysem aydınlanmadım şekerim diyenlerdeniz bence bundan
sonrasını okumayın...
Ben yoga ile
yaklaşık 4 yıl önce tanıştım. O zamandan beridir de her zaman olmasa da genelde
düzenli olarak yapmaya çalışıyorum. İlk olarak Beşikteş’ta bir yoga merkezine
başlamıştım. O zamanlar evime yakın olması sebebiyle rahatlıkla devam
ettirebildim. Daha sonra aynı yoga merkezi çalıştığım üniversitede bir kurs
açtı ve ona katılmaya başladım. Yaptıkça sevdim. Bir süre sonra hoca eşliğinde
yapılan ve aynı tekrarlardan oluşan yogadan sıkıldım ve ara verdim. Bu esnada
pilatese devam ettim ama hep tekrar yoga yapmak için motivasyon aradım. Bu
arada, katıldığım dersler hep “vinyasa
yoga” tarzı yoga dersleriydi. O ne derseniz (gerçekten yoga konusunda çok
cahilsiniz önce onu söyleyeyim). Yoga her biri vücudun başka bölgelerine iyi
gelen ya da güçlendiren asanalardan (duruşlardan) oluşan bir olay (spor
diyemiyorum çünkü değil). Hani bu instagramda genelde güneşin önünde ellerin yukarıda birleştiği, bir ayağı üçgen yapıp verilen pozlar var ya işte
onlar asanalar. Vinyasa yoga ise bu asanaların bir akış içinde bağlantısı kesilmeden
nefes eşliğinde yapılmasından oluşan bir yoga çeşidi. Başta küçük nefes
alıştırmalarıyla başlayan her derste farklı asanaların kombinasyonuyla şahlanan
ve sonunda “shavasana” yani ölü pozunda vücudun gevşemesiyle biten bir
yolculuk. Yani yoga çalışması sonunda mutlaka vücudun gevşemesine ve ruhun
hapsettiklerini nefes ile bırakmasını sağlayacak şekilde bitirilir. Her yoga
çalışmasının sonunda ölü pozunun olması ise her seferinde yeniden doğmayı temsil
eder. Fakat şu noktada söylemem gereken bir şey var ben asla yoganın spritüal
aşamalarını başarıyla yapamadım. Belki de hiçbir şekilde içten içe inanmadığım
için olabilir. Meditasyon aşamasında asla ama asla –ne kadar denersem
deneyeyim- odaklanmayı başaramıyorum. Aklıma hep kredi kartım, okumam gereken
ödevler yada yarın ne giyeceğim geliyor. Bir süre sonra da bıraktım ve sadece
fiziksel yani bana iyi gelen kısmı ile ilgilenmeye başladım. Kronik boyun
ağrılarıma, duruşumu düzeltmeye, esnemeye, odaklanmaya, sinirimi yatıştırmaya
vb birçok şeye iyi geldiğinden hep devam ettim. Gerçi hala çok asabi bir
insanım ama o da yaradılış tabi yoga ne yapsın.
Neyse artık gelelim yazımızın kahramanına. Hollanda’da
bulunduğum süre zarfında kendime gerçekten vakit ayırabildiğim için tekrar
araştırmalara başladım ve şans eseri Yoga with Adriene ile tanıştım. Ekşi
sözlük dışında (2-3 entry dışında) başka hiçbir yerde Türkçe kaynak ya da
burayı öneren bulamadığımdan kendim yazmaya karar verdim.
Adriene dünya
tatlısı, şeker mi şeker bir yoga instructor’ı. Kendisi Auston Teksas’lı bir vegan. Bu da
web sitesi. http://yogawithadriene.com/adriene-mishler/
Ayrıca youtube’da da bir kanalı var.
Buyrun bu da kanalın adresi https://www.youtube.com/channel/UCFKE7WVJfvaHW5q283SxchA
Bu kanalda herkesin damak tadına göre kısa yada uzun zor
yada kolay birçok çalışma bulabilirsiniz. Benim vücudum birçok asanaya alışkın
olduğundan ben direk 30 days of yoga ile başladım. Her gün yeni bir ders ile
vücudunuzu günden güne güçlendirerek kendinize yeni bir challenge accepted
olayı yaratabilirsiniz. Zamanla ilk başta yapmakta çok zorlandığınız
hareketleri, gün geçtikçe yapmaya başladığınızı görünce gerçekten çok mutlu
olacaksınız. Ben bitirmek üzereyim. Genelde akşamları yatmadan yapıyorum, 30
dakikalık bünyeyi hiç yormayan yoga çalışmaları. Zaten yoga sonunda asla kendinizi
yorgun hissetmiyorsunuz. Adriene’ın o harika ve pozitif ses tonuyla başlattığı çalışmalarda
zaman su gibi akıp gidiyor. Eğer videoların altındaki yorumları okursanız herkesin bu çalışmalardan ne kadar memnun olduğunu, kendini ne kadar geliştirdiğini ve Adriene'ı ne kadar sevdiğini görebilirsiniz.
Daha önce başka
yerlerde okumama rağmen asla inanmadığım birçok şeye artık düzenli olarak
yaptığımdan inanmaya başladım. Örneğin bazı yoga asanaları adet ağrısına çok
iyi geliyor. Ben her ay en az 3 ağrı kesici ile kendine gelen bir insan olarak
son iki aydır neredeyse hiç ağrı kesici almadan regl dönemimi
atlattım. Yani ben yoganın meyveleri toplamaya başladım.
Onun dışında son olarak bu da
Adriene’ın instagram sayfası.
Buradan da göreceğiz gibi sevgi dolu bir insan. Özellikle, köpeğiyle olan ilişkisine bayılıyorum. Bazı yoga çalışmalarında köpeği de katılıyor J Bir de her çalışmada giydiği birbirinden farklı yoga taytlarının da hastasıyım. Adriene, oldukça pozitif ve ilham alınası bir insan. Amerika'da oldukça ünlü, verdiği her yoga dersi dolup taşıyor. Ayrıca kanalındaki bazı videolar milyonlarca kere izlenmiş. Bir gün yoga derlerinden birine katılmayı gerçekten çok isterim.
Siz de
kendinize biraz zaman ayırmak, vücudunuzu güçlendirmek, sakinleşmek ya da ne bileyim işte trendi
yakalamak istiyorsanız ya da sırf meraktan dur bakalım neymiş bu yoga diye
düşünüyorsanız bence Adriene’ne kesin bir şans verin.
Ve şunu sakın
unutmayın, hiçbir şeye başlamak kolay değildir, devam ettirmek ise asla kolay
değildir. Ama yogaya başladığınız için asla pişman olmayacaksanız.
Namaste
Lydia Deetz