16 Mayıs 2016

Sen misin ilacımmm..na na na na naaaa, Ben kalbinde bi kiracı :)

Eveeet, dizi izleyip, üstüne yorum yapıyorum.... Yine olsa yine yaparım :) Sırf Kiralık Aşk izledim diye bağzı arkadaşlar yüzünden eshefle kınansam da biliyorum ki benim gibi milyonlarca insan, ailecek severek beğenerek, hatta gözlerinde kalp olan emojiye dönüşerek  cuma gecelerini  geçiriyor.....Şimdi öncelikle yorumlardan önce ısınmak için sizi şööyle bir alayım....Na na na naaaa... :p


Öncelikle konuya değinecek olursam, dizi Türk milletince aşikar olduğumuz klasik bir fakir kız zengin oğlan edebiyatı ile başlıyor. Kızın mal abisi tefecilere borç yapar, kız da onu kurtarmak için zengin olan adamı kendine aşık etme görevi ile fettan yenge tarafından kiralanır... ve inanmazsınız gençler gerçekten birbirlerine aşık olur.....(valla bak)  Peki böylesine klişe bir yaz dizisi neden tuttu derseniz bu yazıda bunu elimden geldiğince, dilim döndüğünce size karakter analizleri ile açıklamaya çalışacağım.....

1. Sinyor Ömer İplikçi
Barış Arduç ve sixpackleri, adonisleri desem.... Şaka bir yana Ömer İplikçi karakteri her Türk kızının aşık olacağı, uğruna kendini boğaz köprüsüne zincirleyeceği cinsten. Bu dizinin başında "Bu dizideki tüm karakterler 'Especially, Ömer İplikçi' tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlarla ilgi ve alakası yoktur!!" uyarısı yapmaları lazım. Yoksa bir an gerçekten böylesine derin erkeklerin olabileceğine bir an, (sadece bi an!) inanabiliriz. (Sakın birşey söyleme, yoksa inanırım....)

Barış Arduç demişken Gupse Özay ile ilişkisine değinmeden geçemeyeceğim, ama keşke geçebilsem... Neyse, Allah mutlu mesut etsin ne diyim yani diyerek kapatıyorum.... (Kıskanç emoji)

Neyse diziye dönecek olursak, Ömer aslında içine kapanık, son derece cool, az konuşan, çok okuyan, sanattan, yemekten, şaraptan, ayakkabıdan, yani her bi halttan anlayan, insanları kırmak pahasına da olsa doğruyu söyleyen, buz şelalesinin teki.... Şimdi diziyi izlemeyen, böyle bir adama nasıl olup da kızların ayılıp, bayıldığını merak edebilir. İşte o noktada Defne effect denilen birşey gözümüze sokuluyor.. Normal hayatta son derece sert, disiplinli ve cool olan Ömer İplikçi, aşık olduğu kadın yanında yeri gelince şımarıp çocuklaşırken, duvarlarını sadece onunla olduğu anlarda indirebiliyor. Bu noktada da kızımız, kendisinin onun gözünde ne kadar önemli olduğunu düşünüp gün geçtikçe daha daha aşık oluyor ve kendisinden vazgeçemiyor. Bazı insanlar onu Grinin Elli Tonu'ndaki Christian Grey'e benzetse de bence alakası yok. Sadece Ömer İplikçi sevdiği kadını istediğini çok net belirten, gözleriyle konuşabilen... daha fazla yazmamayacağımmm.... :) (Burada yazarın aklına Ömer'in Defne'ye kopya verdiği sahne aklına gelir....)
Kısacası bu adam, insanlara bakmasını biliyor. Yani gerçekten o kömüş gözleri ile bir bakışı var ki.... Bülent Ersoy'a hak vermemek elde değil. "Bir bakışı var An-la-ta-maaaaam" Etkileyici bakışlara sportmen kişiliği dolayısı ile eklenmiş, pardon yunan heykelleri gibi yontulmuş,  vücudunu da ekleyincee.... Ayyyh alev aldı hep buralar :))) (by Defne)
Ben bu adamı ilk Bugünün Saraylısı'nda görüp, kenara yazmıştım ama pik vermesi Kiralık Aşk ile oldu.... Kendisini daha da çok televizyonlarda görmek isteriz... (Evet seviye orta son....)
Bu arada geçen bir arkadaşımın bana aşağıdaki caps'i de  "Bu adam sana lisede yazsaydı, 'Parasını vereyim git çay iç' derdin kesin" yorumu ile watsup dan yolladı..... Ben de buradan tüm hemcinslerime sesleniyorum.... bağzı erkekler harbiden evrim geçirebiliyor, aman dikkat!! Sonra kendinizi eskiden peşinizden koşan adamların facebook'dan aile fotoğraflarını layklarken, bir yandan da saçınızı başınızı yolarken bulursunuz, benim gibi.... Neyse... Benden selammm söyleyin bütün aşklarıma....


2. Defne Topal
Son günlerde reklamlarda görmekten yüzünü eskitir mi diye düşünülen, bıcır bıcır, kızıl saçlı, mermer tenli Elçin Sangu'nun hayat verdiği Defne karakteri ile ilgili yazılacak çok sözüm, edilecek çok küfürüm var.... Oysa ki yazın her şey ne de güzel başlamıştı.... Kesin senaristler, makyözler, setin ışıkçısı, kıyafetçisi falan kıskançlıktan el birliği ile Defne karakterini yerden yere çarpmaya karar vermişler. Bi insan bu kadar mı çirkinleştirilir senaryo icabı anlamadım, bir de başrol oyuncusuna yapılır mı bu?? Yazın başında nasıl Ömer karakteri bize ideal erkek olarak sunulmuşsa, Defne karakteri de ideal kadın figürü idi. Güzel, işveli, edalı, sosyal, komik, yer yer sevimli, kıskanç ve utangaç halleri ile Defne kendine yazsa istemem diyecek Türk erkeği tanımıyorum. Amma velakin, şu para olayı, insanların kızın üzerine gelmesi ve kızı çıkmazlara sokmaları sonucunda Defne'de maalesef her kızın içindeki kezbanı çıkardı. Ruhuna el fatihaa....Dizi ilerledikçe Defne de hıncını, sinirini sevdiğinden çıkarma gibi mallıklar yapmaya, trip atmaya başladı. Bu kezban tavırlar, Red Sonja'mız, Rus görünümlü Türk kızımız Defne'ye hiç yakışmadı... e haliyle de Ömer İplikçi'ye yer yer fenalıklar getirttirdi..... 
Bir de Elçin Sangu ile Barış Arduç ikilisinin birbirine yakıştırılmasından dolayı, sevgilisinin kıskandığı yorumları var, ki bence adam kıskansa da haklı yani.... Bu söylentiler gerçek midir nedir bilinmez ama Elçin Sangu'nun dizinin ilk başlarındaki kadar rahat davranmadığı aşikar. Önceleri Ömer'e bakarken resmen eridiğini ekrandan bizlere hissettiren kadın gitmiş, resmen göz göze gelmekten çekinen bir kadın gelmiş gibi. Eğer gerçekten kıskançlık sebebi ile bu kadın bu şekilde oyunculuğunu kısıtlıyorsa, daha da bir şey demiyorum....Evladım güzelliğine yazık valla (komşu teyze modu). Ama şaka bir yana, Ömer'in kavruk esmer teni, siyah saçları ile Defnenin süt beyaz teni ve kızıl saçları ekranda yarattığı kontrasttan mıdır nedir, pek bir yakışıyorlar yahu....Yani onların yerinde olsam bunca insan bir şey biliyor herhalde bir denesek mi ki, kıpsss ;) diye şakayla karışık bir göz kırpardım hani... (Yapamadı!!) Zaten Ömer ile Defne'nin göz kırpmaları, imalı imalı bakışmaları, içten içe birbirlerine verdiği sübminal mesajlarla dolu dizide arada kaynar giderdiniz. Günün birinde pişman olsanız veya sevgilileriniz tarafından yakalansanız bile, 'hayatım o rol icabı, biz orada prova şeyettiysek demek ki...' şeklinde güzel kıvırma olasılığınız var. Bence bi birbirinizi düşünün ;)


3. Sinan
Sinan benim gözümde tam bir şapşik lise bebesi.... Hani böyle herkese yazan, göz kırpmayı böyle bir rutin fiziksel aktivite haline getiren ama neşeli, hayat dolu, üniversitede iyi bir bölüm kazanması ile, sempatikliği ile kızların ilgisini üstüne çeken, sınav zamanı notları istediğinde aval aval tüm kızların  'tabi canım, al bunlar fotokopilerin' dediği, bu ilgi sayesinde bir iki seneye kalmadan piç olması muhtemel popüler ve yakışıklı lise bebesi işte.... Dizinin başında önce Yasemin'e, sonra Defne'ye, ardından Sude'ye, yer yer önüne gelen menajer/sekreter/garson...vs kızlara ve sonra tekrar Yasemin'e saran bir arkadaş kendisi. Ama o kadar şapşik ve o kadar tatlı bir insan ki Defne bile dizinin ilk bölümlerinde kendinden hoşlanıyordu. Ayrıca Sinan'ı oynayan Salih Bademci'nin mimik yapma rekoru falan var bence. Adam her duruma, her koşula uygun bir yüz ifadesi bürünüp, mimikleri ile gönlümüzü kazanıyor. Kendisi okuldan mezun olduğunda, her Türk annesinin beğendiği komşunun bilmem nerede çalışan zeki oğlu da olabilir bence, komik şey seni....

4. Yasemin (Sinsirella)
Yasemin de dizide son derece aktif bir aşk hayatı olan ablamız. Dizinin başında kendisi Ömer'e yazdı ve ne zarflar attı... Ama Ömer İplikçi bunları yemedi tabi, sonra o da direkt vazgeçip yeni aşklara yol açtı. Önce şöförü ve Defne'nin kankası olan İso ile aşk yaşadı. Ama sonra egosu yüzünden çocuğu kırdı ve İso tarafından terk edildi. Kendisi başta dark side'da olsa da İso, bu kadının hayatını değiştirmek, sosyal statünün önemsiz olduğunu göstermek ve kadının içindeki iyiliği keşfetmesi için gönderilmiş biriymişçesine Yasemin ile bir ilişki yaşadı, ve kadını ehlileştirdi... Misyonunu tamamlayınca da hayatından çıktı gitti.... Bugünlerde ise Sinan ile aşk yaşamakta olan Yasemin'in, Sinan ile aralarındaki sexual tension, resmen Ömer ile Defne'ye meydan okuyor. Ama ergen muhabbeti yapmasalar çok daha iyi olur valla.... Bi bölümde asansörde Sinanla saatlerini değiştiler de kollarını koklayıp gaza geldiler. Ben bile (!) bu sahnede gülmekten yerlere yattım.... 
Aslında düşündüm de dizinin başrol oyuncularından biri de şirketteki asansör :)) En önemli konular asansörde konuşulur, sevgililer asansörde birbirlerini görmek için fırsat kollar, bi milyon metrekare evinde yanlız yaşayan ve bizlere son derece sağlıklı bir birey olarak lanse edilen Ömer bile Defne'yi kıstırmak için asansörün kapısının kapanmasını bekler. Hayır anlamıyorum, senaristin gerçekleştiremediği bir asansör fantezisi falan mı var nedir??


5. Korişşşş (Koray Sargın)
Bu dizideki yer yer en mal, yer yer en tatlı karakter olan Koray ile de senaristin inişli çıkışlı bir didişmeleri olduğunu düşünüyorum. Bazen öyle mal replikler yazıyorlar ki 3 yaşındaki kuzeniniz televizyonu izlese, bu ne be diyip, kanalı değiştirip Pokemon falan izler Koray'ın olduğu sahneler yerine. Ama bazen de baya baya yardırıp, insanı hiç ummadığı anda güldürebiliyor bu Korişşş :) Kendisi şirketin fotoğrafçısı ve unuttuğu gibi %2'lik hissesi ile şirketin küçük ortağı. Ama yalan değil senin gibi bir kankam olsa, beraber bayılıncaya kadar yemek yiyip, gıybetin dibine vurup, onu bunu aşağılayıp, sonracığıma birbirimizi pohpohlardık.... ne güzel olurdu değğğ mi memoli :)

6. Neriman İplikçi (Nöro)
Koray ile birlikte kendine yazılan repliklerle gündüz kuşağında çocuk programı yapsalar valla tutar. Ama kendisinin 'Kadınlar rujlarını bozan erkeklerle birlikte olmalıdırlar, maskaralarını değil' repliğini unutup, kendisine haksızlık etmek de istemiyorum. Sonuçta Firidevs Yöreoğlu vardı da biz mi dinlemedik....Neyse, Defne&Ömer ilişkisinin mimarı olduğu için de kendisine en kısa sürede bir olgunluk çökmesi ile daha çok fitne fesat karıştıracağı, bol entrikalı senaryolar diliyorum....



7. Sude İplikçi
Dizinin sevimsizi!! Bu yorum yeter de artar bile sana Suğğde, azalarak bitmen dileklerimle....
Bi daha 'Beni niye sevmiyoğğğ??' diye ayaklarını vura vura ağlarsan o çemçük ağzına kürekle vurmakla kalmam, seni 4 yaşındaki çocuklarla birlikte takılman için yakınlardaki oyun parkına gönderirim. Net!!

8. İz
İz diye isim mi olur lannnn.....:))) Ana babalar neler ediyor bu tüyü bitmemiş çocuklara. Neyse,  hoş hatundu Leyla Lydia Turgutlu, zaten kendisini güzellik yarışmasında derece aldığı günden beri beğenirdim. Aslında bu kızdan çok daha güzel insanlar, oyucular ve mankenler var ama bu kadında garip bir çekicilik yani ne biliym bişey var. Çok hoş bakıyor, Salih Bademci gibi.... Kendisi dizide enerjisi yüksek, yer yer çılgın ama her daim elegan, aşık ama gururlu bir kadındı. Ömer'e olan aşkından tek lafı ile İtalya'daki hayatını bırakıp Türkiye'ye döndüğü gibi, Ömer'in Defne ile arasında olanın gelip geçici bir şey olmadığını fark ettiği anda son derece zarif bir şekilde hayatlarından çekip gitti. Paralel evrende çok mutlu olmasını diliyorum... Onunla ilgili aklıma gelen ilk sahne ise slow motion bir şekilde Ömer ile Defne'nin senkronize bir biçimde çalışılırken, onların uyumunu görmesi ve 'Bu ne  böyle, karı-koca gibi' demesi. Hakikaten o sahne güzeldi yani.... Böyle küçük ayrıntıları  bizlere de fark ettiren bir dizi olduğu için Kiralık Aşk tuttu belki de.



9.Necmi İplikçi
Neriman'ın kocası... Bir insan yazın karısı ile evde takılırken başka, şirkette işe başlayınca başka olabilir miymiş...evet olabilirmiş... Kendisi bence bipolar.... Zavallım Neriman ile Koray'ın yanında saçmalamalarından, Sude gibi obsesif bir kız ve conrol freak bir baba ile uğraşmaktan 50'sinden sonra karakter kayması yaşadı. Ya da senaristler, başta adama nasıl bir karakter yazdığını unuttu....Bence ikincisi!!

10.Serdar
Bu adama ne demeli, yavşağın önde gideni.... Kardeşin senin yüzünden ne hallere düşmüş,vicdan azabı yapıp, karı gibi ağlamaklı bakacağına, Ömer ile viski içerken ajitasyon yapacağına, al adamı konuş böyle böyle diye.... 'Ben bi halt ettim, bu kız benim yüzümden böyle bir halt yedi, ondan dengesiz davranıyor, gel-gitler yaşıyor' diye açıkla  da hepimiz kurtulalım. Zavallı kız kurudu kaldı, bizim de içimiz şişti.


11.Nihan
Serdar'ın karısı, Defne'nin kankası....Kenafir gözlü, cin gibi saftirik bi kız. Evet hem cin gibi hem de saftirik aynı anda ikisini birden o bünye nasıl kaldırıyor bilmiyorum ama çimen yeşili cin bakan gözlerini seviyorum bu kızın. Başta İso bu kıza yazdığında, adam gibi adam İso yerine tipsiz Serdar'ı seçtiğine eminim ki bin pişman oldun Nihan'cım. Adam 18 bölüm kafasından beresinin çıkarmadı be kızım, kokar o adam!! Zaten son zamanlarda Ömer'e bakıp bakıp, iç çekiyor, hatta bazen bunu sesli de dile getiriyor. Bence dizide Ömer ile Nihan, Bir Aşk-ı Memnu paraleline geçip yasak aşk yaşasalar hiç de fena entrika olmaz hani., hadi be Meriç Acemi, bi el at şu mevzuya....olmadı Ece Yörenç-Melek Gençoğlu ikilisinden bir dost eli uzattıralım da iki tutam entrika ile dizi şenlensin. Zaten hamile oldu iyice çirkefleşti, ondan bu kıza bi ayar çekip, Türk millerine yeniden sevdirmeniz lazım yani.

12. Hulusi Dede
Aslında üçüncül öneme sahip olduğu izlenimi verilse de bu adam her şeyin müsebbibi. Ömer'in annesini yıllar önce istemeyip, ileri geri konuştuğunda Ömer 'Dede sen adam değilsin haa!!' diye resti çekip gidiyor. Hiçbir şekilde ailesinin parasına el sürmeden, ayakkabıcıda kalfalıktan başlayarak Passionist'in patronluğuna yükseliyor. Hulusi Dede'de yıllar içinde pişman olup, Ömer'i evermeleri karşılığında Neriman-Necmi çiftine Köşk'ü vereceğini aksi taktirde onları ortada bırakacağını söyleyerek tehdit ediyor. Eee dolayısı ile Neriman ve Necmi de Defne'yi aşk oyununa ikna ediyorlar ve olaylar başlıyor.....
Neyse ki Eymen, bu adamla tavla oynarkan 3-5 laf sokuşturdu da, adam ne haltlar yediğinin farkına vardı. Böylece yumuşayarak, koşulsuz şartsız köşkün anahtarını Neriman'a sundu. Bu Eymen'in rolü de diziye girip, Sude'yi ve Hulusi'yi ehlileştirmekti kanımca, sonra birden diziden buharlaşıp gitti. Hayır bari nereye gittiğini söyleseler. Çocuk asistandı herhalde bi burs veya post-doc pozisyonu falan bulup, yurt dışına gitti...
Bu arada senaryoda bir başka tutarsızlık....Öyle asistan olmaz sevgili senarist ve kostüm designer kardeşlerimm...Hiç mi üniversite görmediniz, hiç mi bir araştırma görevlisi ile muhatap olmadınız. Erkek asistanların tamamına yakını nerd, iki lafı bir araya getiremeyen, özel sektöre atılmaktan çekinen, kemik gözlük, ekose gömlek, kahverengi kolu deri yamalı tüvit ceket ile dağ ayakkabısı şeklinde iğrenç bir kombinle ortada dolanan tiplerdir. Bu adam ise, böyle zaman zaman kaykaya binen, basketbol oynayan, yakışıklı, diksiyonu düzgün, piç ve aynı zamanda efendi adamdı.  Lütfen senaryoya gerçek dışı öğeler ekleyip, inandırıcılığınızı yitirmeyin.

13. Anane Türkan
Az yelloz değil bu kadında, kaçınızın ananesi Hulusi dede gelecek diye yanaklarına allık sürer ki?? Türkan sürer. Az biraz torunun Defne senden feyz alsaydı zaten Ömer ile 2. bölümde evlenmiş, 8. bölmümde ayrılmış, 40. bölümde 5. kocasını tavlamaya çalışıyor olurdu o güzellikle. Bi de dediklerine göre Türkan teyzemiz mutfakta da iyiymiş hani.... (Sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı hesabı....)


14. Kızkardeş Esra
Tam bi ergen, geleceğin 'Ama hocam 1 puanı nereden kırdınız' şeklinde çıkışacak çokbilmiş küçük velet. Defne, Esra ve Serdar'ın aynı genleri taşıdığı konusu da kafamdaki bir başka deli soru ayrıca. Hem biri beyaz siyah saçlı, biri esmer kara kavruk diğeri kızıl!! Nasıl kardeş bunlar ulan, karakterleri desen bir tane ortak nokta bulanı alnından öpeceğim. Defne ne kadar safoz ise bu Esra'da o denli bilmiş. Bu kız bi 7-8 yaş büyük olsa Ömer'i Defne'ye bırakmazdı valla. Rosalinda'daki Fedra gibi Fernando Jose'yi kafalar, Defne'yi akıl hastanesinde ölüme terk ederdi. Eğer ki Türk dizilerinin olmazsa olmazı zaman atlaması yaşanırsa, senaristlerin bu kıza çok bomba şeyler yazacağına da kalıbımı basarım.

15. İsmail
Adamın dibi.... Net.
Adam sevdiği kızı, işyerini, arabasını... varını yoğunu Topal ailesine devretti, böyle mallık olmaz İso be, ama kankam olursan da ben seni pamuklara sarar sarmalarım....

16. Derya
Saçı başı yolunmalık, varoş, dedikoducu sekreter kız işte....

17. Mine
Nerimana her bölüm rezene çayı demleyerek bölüm başı para alan işlevsiz yan oyuncu, evin cin hizmetçisi.

18. Şirkette çalışan IT'ci çocuklar;
Vedat gitti derken yerine adını bile öğrenmediğim gereksiz biri geldi, böyle papyonla falan dolaşıyor. Hem ayakkabı şirketinin ne işin olur bu kadar IT ile, sanırsın ki Aselsan, Roketsan, Havelsan sonracığıma Oracle, Google, Microsoft..... Anca Ömer'in Defne'ye toplantı ortasında 'Mor da yakışmış' mesajını atabileceği, önceden komut verilen SMS sistemi yazılımı yazmaktan başka bir işlevi yok bence bunların. Sonra efendim çalışanlar print alamadıklarında, 2 kabloyu birleştirip monitörü bağlayamadıklarında falan IT'cileri çağırınca gururlarına dokunuyor. Ama yine de dışarıdan bir şirkete böyle IT gerektiren işleri para ile yaptırmak olmaz, çünkü sen Passionist'sin büyük düşün, ileride 3-D printer ile ayakkabıyı direkt monitörden masaya koyacak yazılım sizlerin eseri olacak IT'ci çocuk... Yes u can!! Artı dizide partiler olsun, işyeri olsun kalabalık ortam lazım ki inandırıcılık artın....Bi de neden tüm IT'cileri bir abazan, hayatında kız yüzü görmemiş tipler yazıyorsunuz anlamadım. Sonuçta bu adam erkek başına 0.00003 g kız düşen fakülteden mezun olmuş, aldığı diploma ile plaza da iş bulmuş ve metrekareye 95 tane mini etekli kız düşen bir yerde çalışıyor yani. O yüzden çok da abartmasak....

19. Fikret Gallo
Ünlü modacı ama bildiğin Ayşe...Ayşe dersin yani... Bizim safoz Defne iş için odasına gelen, 2 dk konuştuğu kadını akşam kurufasülye yemeğe evine çağırır, 2 gün sonra hayatının sırrını açıklar, 5 gün sonra yüklü mikarda borç alırsa, Gallo da 'Bu kız da malmış yahu diyip,  eee ben de Ömer'i alayım bari' diye istemem yan cebime koy'culuk yapar yani.... Neyse Ömer açıkça ve mümkün olan en zarif biçimde kadını reddetti de, New York'a tek gidiş uçak biletini alıp gitti.... 'Elinde bilet, New York istikamet, güle güle sana Gallo Fikret, Gallo Fikret, oooo, oooo' diye tezahurat eden Defne'ye giderken 90'dan öyle bir gol çaktı ki bu Gallo, yani Defne'nin salaklığına müstehaktır dedik yani... (Bence kesin senarist Elçin Sangu'yu kıskanıyor, kesin bilgi yayalımmm) Bu arada bi ara İso ile Gallo olur mu ki diye düşünmedim değil, ama İso'cuğumuz o ölü balık bakışlı Gallo'dan çok daha iyilerine layık valla.

20. Feryal
Ömer'e hasta moda ikonu, editör...falan filan 20 bölümde bir diziye girer, arada lafı geçer, bi anda en önemli konuma gelir... ama o dizide bir it-girl'dür Feryal....'Feryalll diyosunn!!' (deyişin hala kulaklarımda Ömer İplikçi....)


21. Doktor Selim
Aşk doktoru, sucunun oğlu, Defne'nin ilk aşk'ı.... Ömer'in belalısı....Sevmiştik biz bu karakteri, hem nihayet Ömer Defne'yi kıskanınca, biz de kıskanılmış sayılmıştık da ondan bi sevindirik olmuştuk hani....

22. Eymen
Hulusi Dede başlığında yazdığımız asistan, Neriman'ın değimiyle Kiralık Aşk: Volume 2...:) O değil de bu Neriman kiralık aşk niyetine iyi kısmetler bulmuyor da değil, yani matching olayını iyi döndürüyor. Üzerine de para veriyor.... Acaba muhtelif semtlerde şube açsa da evde kalmışlara umut ışığı mı olsa ki...

23. Deniz Tranba
Dikkat ederseniz şirkette çalışan IT'ci çocuklar, evdeki hizmetçi falan bile bu karakterden daha önce aklıma geldi. Kendisinin Sude'yi de alarak başka bir diziye transfer olmasını diliyorum.

24. Şirketteki tasarımcı ekip
Bi Zeynep'i tanırız ekrandan, herhalde en popisi yüksek olanı o... Bu zavallım az Defne ile Ömer arasında kalmadı. Bu arada bu tasarımcı ekip 5 bölümde bir Ömer'e 'Siz bir dahisiniz, muhteşemsiniz, idolümsünüz....' gibilerinden yağ çekmezlerse bi tarafları şişer, o kadar yani....

25. Şükrü Abi
Onu bilerek sona sakladım. Şükrü abi gibi adamları bu memlekete görünce vallahi geleceğe dair umutlarım artıyor. Kendisini daha çok sahalarda görmek isteriz. Ama Ömerciğim... bi kere Şükrü Abi'yi payladın yaa, resmen ekrandan benim içim cızz etti yaa... bundan sonra Şükrü Abi konusunda daha hassas olursan canımcımmm...

Karakter tahlillerinden sonra değinmek istediğim bir başka konu da dizinin süper ötesi müzik seçimleri... Her bölüme cuk oluran şarkıları bölüm içine öyle güzel serpiştiriyorlar ki....Bunlardan en beğendiklerim şu şekilde:

Demet Evgar-Farketmeden
Güliz Ayla-Olmazsan Olmaz
Model-Mey
Mehmet Güreli-Kimse Bilmez
Mor ve ötesi-Bir Derdim Var
Sezen Aksu-Biliyorsun
Nilüfer-Hayko Cepkin- Aşk Kitabı
Özdemir Erdoğan-Canım Seninle Olmak İstiyor
Deniz Seki-Aşk
Mazhar Alanson-Yandım Yandım
Candan Erçetin-Aşk
Gülay-Mucize
Aydilge-Aşk Lazım
Gripin-Muhtemel Aşk....ve niceleri

Artık bu şarkıları her duyduğumda istemsiz olarak bölümde ilgili sahneleri hatırlıyorum. o kadar cuk oturttular çünkü, bu nedenle her kim bu şarkı tercihlerini yapıyorsa hakikaten tebrik ediyorum....

Konuyu bağlayacak olursak Kiralık Aşk, asıl konusu, senelerdir 89 farklı senaryo ve binlerce oyuncu tarafından defalarca işlenen bir konuda bir TV dizisi.. Asıl konunun üzerine biraz sexual tension serpiştirilip, seyirciye yaz dizisi olarak sunularak yayın hayatına başlamış ve 40 bölümü böylelikle devirmiş bir dizi.. o yüzden çok da şeyetmeyinnn yani.....Denk gelip izlerseniz, o bölüm de iyi replikler de yazılmışsa, izlerken güzel vakit geçirebilirsiniz. 

Bu arada sexual tension  demişken 'Aslında abaza olmasak, Türk milleti olarak çok iyiyiz yeeaa' diyen arkadaşıma sesleniyorum.... Adamlar bu dizide RTÜK'den ceza alırız korkusuyla öpüşmeden sevişme sahnesi çekmişler ve internete özel final sahnesi diye youtube'a yüklemişler. Şu gün itibari ile baktım 5 milyondan fazla kişi sadece o linkten izlemiş. Bi o kadarının  kanalın websayfasından izlendiğini ve en az bir o kadarının da başkaları tarafından farklı sitelerden tıklandığını düşünürsek.... tehlikenin farkında mıyız?? Hayır shameless falan çekilse Türkiye'de demek ki yer yerinden oynayacak, iç savaş falan çıkacak yani.... 

Her neyse.... kısacası Kiralık Aşk benim için arka planda çalarken izlediğim bir dizi sonuçta.. Zaman zaman sıkılıp kapatsam da çoğunlukla açıp izliyorum vakit geçirmek için.... Yoksa 2 saatinizi yiyecek çok daha kaliteli filmler vardır eminim, ama yazın başlayan o enerjik, sıcakkanlı, komik, çerez dizimizi seviyorum....Yoksa ben hep belgesel izlerim yani yanlış anlamayın:))))

Bu arada, unutmadan.... Aşk iyileştirir, aşk bekletir, işte bu yüzden aşk mucizenin ta kendisidir!!
Bitha


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder